Bir Uludağ Efsanesi Bahar ve Kış’ın Mücadelesi;Bir Uludağ Efsanesi Bahar ve Kış’ın Mücadelesi

Stok Kodu:
9786256394230
Boyut:
120-195-
Sayfa Sayısı:
176
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-04-26
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
13,24
9786256394230
791417
Bir Uludağ Efsanesi Bahar ve Kış’ın Mücadelesi;Bir Uludağ Efsanesi Bahar ve Kış’ın Mücadelesi
Bir Uludağ Efsanesi Bahar ve Kış’ın Mücadelesi;Bir Uludağ Efsanesi Bahar ve Kış’ın Mücadelesi
13.24
“Ben fakir-i hakir, çaresiz, dertli ve günahkâr olarak bilinen; Lâmiî diye meşhur, Ali oğlu Osman oğlu Mahmud'um. Bir gün Mahruse-i Bursa'da bazı vefalı sadık dostlar ve temiz kalpli kardeşlerle kendi uzlet hanemde oturuyorduk. “Akıllı kimseler konuştuğu zaman kalpler aydınlanır” sözü anlamınca vakit be vakit himmetler, iyilikler ve ihsanlar bahşeden zikir hali içinde; vakit be vakit de “Kuşkusuz bilginin lezzeti, cennetleri ve o cennette yaşayanların hayatı gibidir.” sözünün anlamınca ilim ve hikmet nakliyle her vesileyle sevk-i kelâm olunuyordu. Bir münasebetle söz Bursa'nın cennet gibi yaylaklarına, dağlarına, kaynaklarına, nehirlerine, çayırlarına, Hızır sıfatlı yeşilliklerine, mesirelerine, nâr-ı Musa gibi aydınlık çiçeklerine; canları besleyen havasına, hafif ve tatlı rüzgârlarına; safa verici huzurlu meltemlerine intikal etti. Söz söylemeyi bilen, beyanlarının her biri güzel, sevimli ve latif ehl-i irfan, Uludağ'ı ve onun bulunduğu mülkün menzillerinin vasıflarını anlatıyor; Ali gibi tesirli, güzel ve yerinde söz söyleyen üstadların her biri Düldül'üne süvari olup söz meydanına giriyordu… Niyaz ve uzlet erbabına miraç, safa ve vahdet ashabına hidayet yolu olan bu yerin tan vakti tecelli nuruyla seher gibi kalbe teselli verdiğini dostlar anlattıktan sonra: “Böyle olduğu halde, yazık ki adı hâlâ Keşiş Dağı'dır. Bu ad yanlış ve ayıptır.” diye hayıflandılar… Ben de “Evet” diye cevap verdim. “Bütün söyledikleriniz doğrudur. Fakat Keşiş kelimesi belki de “papaz” manasına olan “keşiş” değildir de Farisîde "keşiden" masdarından ismi masdardır. "Çekişmek" manasınadır. Çekiş Dağı niçin olmasın? Zira, bu göklere baş veren Uludağ; havalar kaynağı, deryalar nefeslerinin uğrağıdır. Bazen lâtif bir havada, bahar eserleri heyecanla görünür; bazen kükrer taşar... Mevsim be mevsim çekişir, dururlar... Dünya daima inkilâp üstündedir. Bazen saadet, bazen uğursuzluk tecelli eder. Bahar Sultan ile Kış Şehriyarı'nın didişip çekişmeleri daimî olduğu için bu dağa "Keşiş Dağı" demişlerdir… Benim bu tefsir ve buluşuma arkadaşlarım pek memnun oldular. Ve bunu uzun uzun yazıp tasvir eylememi rica ettiler.” (Kitaptan)
“Ben fakir-i hakir, çaresiz, dertli ve günahkâr olarak bilinen; Lâmiî diye meşhur, Ali oğlu Osman oğlu Mahmud'um. Bir gün Mahruse-i Bursa'da bazı vefalı sadık dostlar ve temiz kalpli kardeşlerle kendi uzlet hanemde oturuyorduk. “Akıllı kimseler konuştuğu zaman kalpler aydınlanır” sözü anlamınca vakit be vakit himmetler, iyilikler ve ihsanlar bahşeden zikir hali içinde; vakit be vakit de “Kuşkusuz bilginin lezzeti, cennetleri ve o cennette yaşayanların hayatı gibidir.” sözünün anlamınca ilim ve hikmet nakliyle her vesileyle sevk-i kelâm olunuyordu. Bir münasebetle söz Bursa'nın cennet gibi yaylaklarına, dağlarına, kaynaklarına, nehirlerine, çayırlarına, Hızır sıfatlı yeşilliklerine, mesirelerine, nâr-ı Musa gibi aydınlık çiçeklerine; canları besleyen havasına, hafif ve tatlı rüzgârlarına; safa verici huzurlu meltemlerine intikal etti. Söz söylemeyi bilen, beyanlarının her biri güzel, sevimli ve latif ehl-i irfan, Uludağ'ı ve onun bulunduğu mülkün menzillerinin vasıflarını anlatıyor; Ali gibi tesirli, güzel ve yerinde söz söyleyen üstadların her biri Düldül'üne süvari olup söz meydanına giriyordu… Niyaz ve uzlet erbabına miraç, safa ve vahdet ashabına hidayet yolu olan bu yerin tan vakti tecelli nuruyla seher gibi kalbe teselli verdiğini dostlar anlattıktan sonra: “Böyle olduğu halde, yazık ki adı hâlâ Keşiş Dağı'dır. Bu ad yanlış ve ayıptır.” diye hayıflandılar… Ben de “Evet” diye cevap verdim. “Bütün söyledikleriniz doğrudur. Fakat Keşiş kelimesi belki de “papaz” manasına olan “keşiş” değildir de Farisîde "keşiden" masdarından ismi masdardır. "Çekişmek" manasınadır. Çekiş Dağı niçin olmasın? Zira, bu göklere baş veren Uludağ; havalar kaynağı, deryalar nefeslerinin uğrağıdır. Bazen lâtif bir havada, bahar eserleri heyecanla görünür; bazen kükrer taşar... Mevsim be mevsim çekişir, dururlar... Dünya daima inkilâp üstündedir. Bazen saadet, bazen uğursuzluk tecelli eder. Bahar Sultan ile Kış Şehriyarı'nın didişip çekişmeleri daimî olduğu için bu dağa "Keşiş Dağı" demişlerdir… Benim bu tefsir ve buluşuma arkadaşlarım pek memnun oldular. Ve bunu uzun uzun yazıp tasvir eylememi rica ettiler.” (Kitaptan)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat