Romanda Mekan; Romanda Mekan Poetiği ve Çözümlemeler Romanda Mekan Poetiği ve Çözümlemeler

Stok Kodu:
9786053423676
Boyut:
160-235-0
Sayfa Sayısı:
310
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-12-05
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
12,62
9786053423676
490674
Romanda Mekan; Romanda Mekan Poetiği ve Çözümlemeler
Romanda Mekan; Romanda Mekan Poetiği ve Çözümlemeler Romanda Mekan Poetiği ve Çözümlemeler
12.62
ROMANDA MEKAN (Romanda mekan poetiği ve çözümlemeler) İnsanın mekân ile olan ilişkisi, insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanın kendi bedenine oturması, onun kendisini "dünya-içerisinde-varlık" olarak konumlandırmasıyla başlar. Bu yüzden dünya içerisinde bir varlık olarak hep bir mekâna (dünyaya) tutunma ve oturmaya ihtiyaç duyar. İnsanın mekânla olan kopmaz bağı, mekânı sadece bir oturma yeri olmaktan çıkararak insana tarihsel kimlikler, coğrafi eşikler, yeniden kuruluş ve oluşlar gibi görevler yükler. Bu bakımdan mekân, yazında yaşamın kendisi olarak yeni oluş ve kuruluşların dinamik düzlemde yeri olur. İnsan yaşantısının zamansal boyutta sürekliliğini ifade eden mekân, edebî metinlerde evrenin insan tarafından algılanıp kavranması, bütün mekânsal tasarı ve imajların mimetik anlamda yeniden okunmasını gerekli kılar. Anlatı türlerindeki zaman kavramı, daha çok anlatma tarzı ve olay unsurları ile ilgilidir. Zaman, anlatıdaki olaya bir tür rahimlik görevi yapar. Mekân ise, daha çok karakterin üzerinde geliştiği, büyüdüğü, eylemde bulunduğu ve kendini gerçekleştirdiği sorunsal nitelikli bir yer'dir. Romandaki mekân da anlatı kişilerine yine bir tür rahimlik görevi üstlenir. Bu bakımdan karakter sentezleyici anlatımın ağırlıkta olduğu romanlarda mekâna daha çok önem verilir. Türk edebiyatında da olay örgütleyici anlatıdan karakter sentezleyici bir anlatıya geçtikçe, mekân unsurunun daha çok ağırlık kazandığını görmekteyiz. Epik etki silindikçe, mekân da üzerinden geçilen topografik bir ‘yer' olmaktan çıkarak etkin nitelikli algısal bir değere dönüşür. Ancak mekânın açık/geniş veya kapalı/dar olması, onun fiziksel niceliği ile ilgili bir durum değil, anlatı karakterlerinin dünya ve yaşam algılamaları ile bağlantılıdır. .
ROMANDA MEKAN (Romanda mekan poetiği ve çözümlemeler) İnsanın mekân ile olan ilişkisi, insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanın kendi bedenine oturması, onun kendisini "dünya-içerisinde-varlık" olarak konumlandırmasıyla başlar. Bu yüzden dünya içerisinde bir varlık olarak hep bir mekâna (dünyaya) tutunma ve oturmaya ihtiyaç duyar. İnsanın mekânla olan kopmaz bağı, mekânı sadece bir oturma yeri olmaktan çıkararak insana tarihsel kimlikler, coğrafi eşikler, yeniden kuruluş ve oluşlar gibi görevler yükler. Bu bakımdan mekân, yazında yaşamın kendisi olarak yeni oluş ve kuruluşların dinamik düzlemde yeri olur. İnsan yaşantısının zamansal boyutta sürekliliğini ifade eden mekân, edebî metinlerde evrenin insan tarafından algılanıp kavranması, bütün mekânsal tasarı ve imajların mimetik anlamda yeniden okunmasını gerekli kılar. Anlatı türlerindeki zaman kavramı, daha çok anlatma tarzı ve olay unsurları ile ilgilidir. Zaman, anlatıdaki olaya bir tür rahimlik görevi yapar. Mekân ise, daha çok karakterin üzerinde geliştiği, büyüdüğü, eylemde bulunduğu ve kendini gerçekleştirdiği sorunsal nitelikli bir yer'dir. Romandaki mekân da anlatı kişilerine yine bir tür rahimlik görevi üstlenir. Bu bakımdan karakter sentezleyici anlatımın ağırlıkta olduğu romanlarda mekâna daha çok önem verilir. Türk edebiyatında da olay örgütleyici anlatıdan karakter sentezleyici bir anlatıya geçtikçe, mekân unsurunun daha çok ağırlık kazandığını görmekteyiz. Epik etki silindikçe, mekân da üzerinden geçilen topografik bir ‘yer' olmaktan çıkarak etkin nitelikli algısal bir değere dönüşür. Ancak mekânın açık/geniş veya kapalı/dar olması, onun fiziksel niceliği ile ilgili bir durum değil, anlatı karakterlerinin dünya ve yaşam algılamaları ile bağlantılıdır. .
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat