Trakya'da Geleneksel Köy Mimarisinin Son İzleri - Istıranca Dağlık Bölgesi Dalörgü Yapıları

Stok Kodu:
9786053966081
Boyut:
195-275-
Sayfa Sayısı:
280
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-10-16
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
21,64
9786053966081
819068
Trakya'da Geleneksel Köy Mimarisinin Son İzleri - Istıranca Dağlık Bölgesi Dalörgü Yapıları
Trakya'da Geleneksel Köy Mimarisinin Son İzleri - Istıranca Dağlık Bölgesi Dalörgü Yapıları
21.64
Elinizdeki yayın 1997 yılında başladığımız Trakya'nın kuzey kesimini kaplayan Istranca Dağlık Bölgesi'nin geleneksel kırsal mimarisine yönelik araştırmaların sonuç ürünüdür. 25 yıl süren, kimi zaman çok yoğun alan belgelemesi kimi zaman günübirlik ziyaretlerle durum saptaması şeklinde ilerleyen bu oldukça uzun zaman zarfında belgelediğimiz yapıların ayakta ve sağlam şekilde işlevini sürdüren bir durumdan, terk edilerek haraplaşmaya ve yıkılarak bir moloz yığınına dönüşmeye varan aşamalarını adım adım izlemek zorunda kaldık. Özellikle 1990'lı yılların sonlarında belgelediğimiz, tarihi en az 100 yıl öncesine giden evlerin, bugün bir moloz yığıntısı bile olmayan düzlük şeklindeki boş yerlerini ya da aynı yere inşa edilmiş yeni yapıları gördük. Alan belgelemelerine koşut olarak gerçekleştirdiğimiz yayın araştırmaları, ayrıntılı mimari belgeleme yapılmadan yok olan bu özgün kırsal mimarlık mirasının mimarlık tarihinde hiç anılmadığını, bölgedeki sözlü tarih çalışmalarımız da hızla “toplumsal bellekten” silindiğini ortaya koydu. Yakın dönem geçmişimizin hiç iz bırakmadan silinmesi endişesi, bizi ilk yola çıkışımızdaki çok tanımlı ve belli bir çerçeve içinde araştırmayı yeterli kılacak bilimsel soruların ötesinde kapsamlı bir belgeleme çalışmasına yöneltti. Olanaklar çerçevesinde Istranca Dağlık Bölgesi'ndeki tüm farklı mimarlık gelenekleri kağıda aktarmaya çalıştık. Türkiye ölçeğinde baktığımızda tamamen Trakya'ya özgü olduğunu saptadığımız, yörede “iğmeli yapı” olarak anılan yapı türünü ise bütün farklı alt türleriyle olabilecek en ayrıntılı ve kapsamlı şekilde belgelemeye ve analitik bir yaklaşımla incelemeye çalıştık. Bu belgelemelerin yanı sıra bölgede esas bulunma sebebimiz olan Aşağı Pınar kazıları çerçevesinde iğmeli yapı geleneğinin korunması için proje geliştirerek, bir açık hava köy müzesi oluşturmaya çalıştık. Bugün Aşağı Pınar Açık Hava Müzesi'ne taşıyarak koruma altına aldığımız üç iğmeli yapının, türünün bölgede kalan az sayıda sağlam örneklerinden olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Elinizdeki yayın 1997 yılında başladığımız Trakya'nın kuzey kesimini kaplayan Istranca Dağlık Bölgesi'nin geleneksel kırsal mimarisine yönelik araştırmaların sonuç ürünüdür. 25 yıl süren, kimi zaman çok yoğun alan belgelemesi kimi zaman günübirlik ziyaretlerle durum saptaması şeklinde ilerleyen bu oldukça uzun zaman zarfında belgelediğimiz yapıların ayakta ve sağlam şekilde işlevini sürdüren bir durumdan, terk edilerek haraplaşmaya ve yıkılarak bir moloz yığınına dönüşmeye varan aşamalarını adım adım izlemek zorunda kaldık. Özellikle 1990'lı yılların sonlarında belgelediğimiz, tarihi en az 100 yıl öncesine giden evlerin, bugün bir moloz yığıntısı bile olmayan düzlük şeklindeki boş yerlerini ya da aynı yere inşa edilmiş yeni yapıları gördük. Alan belgelemelerine koşut olarak gerçekleştirdiğimiz yayın araştırmaları, ayrıntılı mimari belgeleme yapılmadan yok olan bu özgün kırsal mimarlık mirasının mimarlık tarihinde hiç anılmadığını, bölgedeki sözlü tarih çalışmalarımız da hızla “toplumsal bellekten” silindiğini ortaya koydu. Yakın dönem geçmişimizin hiç iz bırakmadan silinmesi endişesi, bizi ilk yola çıkışımızdaki çok tanımlı ve belli bir çerçeve içinde araştırmayı yeterli kılacak bilimsel soruların ötesinde kapsamlı bir belgeleme çalışmasına yöneltti. Olanaklar çerçevesinde Istranca Dağlık Bölgesi'ndeki tüm farklı mimarlık gelenekleri kağıda aktarmaya çalıştık. Türkiye ölçeğinde baktığımızda tamamen Trakya'ya özgü olduğunu saptadığımız, yörede “iğmeli yapı” olarak anılan yapı türünü ise bütün farklı alt türleriyle olabilecek en ayrıntılı ve kapsamlı şekilde belgelemeye ve analitik bir yaklaşımla incelemeye çalıştık. Bu belgelemelerin yanı sıra bölgede esas bulunma sebebimiz olan Aşağı Pınar kazıları çerçevesinde iğmeli yapı geleneğinin korunması için proje geliştirerek, bir açık hava köy müzesi oluşturmaya çalıştık. Bugün Aşağı Pınar Açık Hava Müzesi'ne taşıyarak koruma altına aldığımız üç iğmeli yapının, türünün bölgede kalan az sayıda sağlam örneklerinden olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat