Toprağın Öptüğü Çocuklar; Adaleti Beklerken Roboski Adaleti Beklerken Roboski

Stok Kodu:
9789750725326
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
248
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-04-13
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
12,04
9789750725326
446822
Toprağın Öptüğü Çocuklar; Adaleti Beklerken Roboski
Toprağın Öptüğü Çocuklar; Adaleti Beklerken Roboski Adaleti Beklerken Roboski
12.04
TSK'ya bağlı uçaklar "aldıkları istihbarat"a uyarak "teröristler"in Türkiye'ye girmelerini önlemek için hava saldırısında bulundu. Yer Roboskî... Tarih 28 Aralık 2011... Otuz dört kişi "ölü olarak ele geçirildi". Türkiye devleti ve medyasının on iki saat boyunca sessiz kalıp saklamaya çalıştığı bu olayda, ne yaşandığını, kimlerin nasıl öldüğünü öğrenmeye başladığımızda ortaya adlı adınca bir "katliam" çıktı. Sibel Oral, Roboskî'ye giderken sadece gazeteci kimliğini değil; vicdanını, insanlığını ve "acı"sını da beraberinde götürdü. Kimsenin yargılanmadığı, hiçbir siyasi sorumlunun ortaya çıkmadığı, hatta tazminat ödenerek "ölü olarak ele geçirilenler"in ailelerine sus payı verilmek istendiği bu "katliam"ın ardındaki acı ve öfkenin dindirilebilmesi için tek bir beklenti var: Adalet... Tıpkı devletin hesap vermediği, sorumluların yargılanmadığı pek çok olayda olduğu gibi... Bilmiyorum tek bir cümleyle yıkılacağımı, sonra durup durup aynı karşımdaki anne gibi yere bakacağımı. Konuya bir türlü giremiyorum, en kolay sorudan başlayacağım, sonrası nasılsa gelir diye düşünüyorum. "En çok ne severdi mesela?" Duruyor, yere bakıyor, sonra başını kaldırıp yüzüme, "Elma," diyor, "elmayı çok severdi..." Aldığım yanıt öyle güzel, masum, öyle korkunç ki!.. Susuyorum. Yere bakıyor sonra yüzü... Susuyor... Bu kadar...
TSK'ya bağlı uçaklar "aldıkları istihbarat"a uyarak "teröristler"in Türkiye'ye girmelerini önlemek için hava saldırısında bulundu. Yer Roboskî... Tarih 28 Aralık 2011... Otuz dört kişi "ölü olarak ele geçirildi". Türkiye devleti ve medyasının on iki saat boyunca sessiz kalıp saklamaya çalıştığı bu olayda, ne yaşandığını, kimlerin nasıl öldüğünü öğrenmeye başladığımızda ortaya adlı adınca bir "katliam" çıktı. Sibel Oral, Roboskî'ye giderken sadece gazeteci kimliğini değil; vicdanını, insanlığını ve "acı"sını da beraberinde götürdü. Kimsenin yargılanmadığı, hiçbir siyasi sorumlunun ortaya çıkmadığı, hatta tazminat ödenerek "ölü olarak ele geçirilenler"in ailelerine sus payı verilmek istendiği bu "katliam"ın ardındaki acı ve öfkenin dindirilebilmesi için tek bir beklenti var: Adalet... Tıpkı devletin hesap vermediği, sorumluların yargılanmadığı pek çok olayda olduğu gibi... Bilmiyorum tek bir cümleyle yıkılacağımı, sonra durup durup aynı karşımdaki anne gibi yere bakacağımı. Konuya bir türlü giremiyorum, en kolay sorudan başlayacağım, sonrası nasılsa gelir diye düşünüyorum. "En çok ne severdi mesela?" Duruyor, yere bakıyor, sonra başını kaldırıp yüzüme, "Elma," diyor, "elmayı çok severdi..." Aldığım yanıt öyle güzel, masum, öyle korkunç ki!.. Susuyorum. Yere bakıyor sonra yüzü... Susuyor... Bu kadar...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat