9789755487670
877711
https://www.hesapli24.com/tasavvuf-ve-siilik
Tasavvuf ve Şiîlik
17.45
Haydar Âmülî (ö. 787/1385-86'dan sonra), tasavvufla İmâmiyye Şîası arasında kısmî etkileşimin olduğu 8./14. yüzyılda yaşayan bir düşünürdür. 719/1319-20 yılında Âmül'de dünyaya gelmiş, ilim tahsili için Esterâbâd, Horasan ve İsfahan gibi şehirlere gitmiş ve Bâvendîlerin son kolu olan Kînhâriyye'de çeşitli siyasî görevler üstlenmiştir. 749/1348-49 yılında yaşadığı mânevî kriz sonucu tasavvufa yönelmiş ve vezirlik görevini, sahip olduğu mal ve mülkü, aile ve dostlarını geride bırakarak Irak'ta Şiîlerce kutsal sayılan bölgelere gitmiştir. Bağdat, Hille ve Necef üçgeninde bir yandan Hille ekolüne mensup âlimlerin ders halkasına katılarak İmâmiyye Şîası'nın temel esaslarını öğrenmiş, diğer yandan Ekberî geleneğe mensup sûfîlere intisap ederek tasavvufun temel metinlerini şerhleriyle birlikte okumuştur.
Böylece iki ekolün öğretilerine nüfuz etme imkânı bulmuş, tasavvuf ve Şiîliğin farklı açılardan aynı hakikati ifade ettiğini ileri sürmüş ve bu iddiasını temellendirmek için de pek çok eser kaleme almıştır. Bu savıyla İbn Ebî Cumhûr (ö. 904/1499 [?]), Molla Sadrâ (ö. 1050/1641), Feyz-i Kâşânî (ö. 1090/1679) gibi önde gelen Şiî düşünürleri etkilemiş, Şiî düşüncede irfânî geleneğin teşekkülüne kaynaklık teşkil etmiş ve Şiî dünyada tasavvufla ilgili yapılan tartışmaların daima merkezinde yer almıştır. Elinizdeki bu çalışmada sûfî kimliğiyle ön plana çıkan önemli Şiî bilginlerden biri olan Âmülî'nin, tasavvufla Şiîliği nasıl bir araya getirdiği meselesi üzerinde durulacaktır. Böylece onun Şiî tasavvuf nazariyesi özelinde İmâmî düşüncede yaşanan Ekberî dönüşümün tespit edilmesi hedeflenmektedir.
Haydar Âmülî (ö. 787/1385-86'dan sonra), tasavvufla İmâmiyye Şîası arasında kısmî etkileşimin olduğu 8./14. yüzyılda yaşayan bir düşünürdür. 719/1319-20 yılında Âmül'de dünyaya gelmiş, ilim tahsili için Esterâbâd, Horasan ve İsfahan gibi şehirlere gitmiş ve Bâvendîlerin son kolu olan Kînhâriyye'de çeşitli siyasî görevler üstlenmiştir. 749/1348-49 yılında yaşadığı mânevî kriz sonucu tasavvufa yönelmiş ve vezirlik görevini, sahip olduğu mal ve mülkü, aile ve dostlarını geride bırakarak Irak'ta Şiîlerce kutsal sayılan bölgelere gitmiştir. Bağdat, Hille ve Necef üçgeninde bir yandan Hille ekolüne mensup âlimlerin ders halkasına katılarak İmâmiyye Şîası'nın temel esaslarını öğrenmiş, diğer yandan Ekberî geleneğe mensup sûfîlere intisap ederek tasavvufun temel metinlerini şerhleriyle birlikte okumuştur.
Böylece iki ekolün öğretilerine nüfuz etme imkânı bulmuş, tasavvuf ve Şiîliğin farklı açılardan aynı hakikati ifade ettiğini ileri sürmüş ve bu iddiasını temellendirmek için de pek çok eser kaleme almıştır. Bu savıyla İbn Ebî Cumhûr (ö. 904/1499 [?]), Molla Sadrâ (ö. 1050/1641), Feyz-i Kâşânî (ö. 1090/1679) gibi önde gelen Şiî düşünürleri etkilemiş, Şiî düşüncede irfânî geleneğin teşekkülüne kaynaklık teşkil etmiş ve Şiî dünyada tasavvufla ilgili yapılan tartışmaların daima merkezinde yer almıştır. Elinizdeki bu çalışmada sûfî kimliğiyle ön plana çıkan önemli Şiî bilginlerden biri olan Âmülî'nin, tasavvufla Şiîliği nasıl bir araya getirdiği meselesi üzerinde durulacaktır. Böylece onun Şiî tasavvuf nazariyesi özelinde İmâmî düşüncede yaşanan Ekberî dönüşümün tespit edilmesi hedeflenmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.