Sultan III. Selim ve IV. Mustafa; Saltanata Kan Damladı - Şehit Saltanata Kan Damladı - Şehit

Stok Kodu:
9786059121743
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
144
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-08-20
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
8,32
9786059121743
463752
Sultan III. Selim ve  IV. Mustafa; Saltanata Kan Damladı - Şehit
Sultan III. Selim ve IV. Mustafa; Saltanata Kan Damladı - Şehit Saltanata Kan Damladı - Şehit
8.32
Hattat Mehmet Rasim Efendi anlatır; Cennet mekân Üçüncü Ahmet Hanın vefatından sonra, şöyle bir rüya gördüm. Geniş bir sahrada orduyu hümayun kurulmuştu. Bir tepe üzerinde de sultanlara mahsus bir çadır, çadırın etrafında ise büyük bir kalabalık vardı. Kalabalıktan bir kişiye yaklaşıp; "Bu ordunun kumandanı kimdir?" diye sordum. O da; "Ahir zaman Peygamberi Muhammed aleyhisselam'dır." dedi. Cehenneme götürülecek bazı kimseler bu büyük çadıra götürülüyor, buradan şefaat edilirse Cehennemden kurtuluyordu. Yine birisine; "Peygamber efendimiz nerede bulunuyor?" diye sorduğumda; "Tepedeki büyük çadırda" dedi. Hemen çadırın yanına koştum. Çadırın kapısına vardığımda, Mehmet Emin Tokadi hazretlerini çadırın kapısında gördüm. Şefaat isteyenleri çadırın içine götürüp, getiriyordu. Çok şaşırdım. Biz bu zatı anlayamamışız diye çok üzüldüm. O anda elleri bağlı birini çadırın kapısına doğru getirdiklerini gördüm. "Bu kimdir?" diye sorduğumda, Sultan Ahmet'tir dediler. Sonra çadıra yaklaşıp, Mehmet Emin Tokadi hazretlerine teslim ettiler. O da önüne düşüp çadırın içine girdiler. İçeride Peygamber efendimiz kendisine iltifat buyurdu. Çadırdan çıktıklarında Mehmet Emin Tokadi hazretleri; "Şefaat buyurulup affolundun, müjde olsun!" diye bağırdı. Dışarda sultanlara mahsus süslü bir at duruyordu. Mehmet Emin Tokadi hazretleri, sultanı tazim ve hürmetle çadırdan çıkarıp, bekleyen süslü ata bindirdi. Etraftakilerin tebrikleri arasında, süratle oradan uzaklaştı. Bu rüyayı gördükten sonra ertesi gün talebelere hat dersi veriyordum. Mehmet Emin Efendi bazı günler teşrif ederdi. O gün de dershanemizi teşrif etti. Hemen karşılayıp elini öptüm. Bu sırada bana; "Hoca Efendi, akşamki seyrana ne dersin?" buyurdu. O gece gördüğüm rüyayı hatırlayıp ağlayarak ellerine kapandım. Mehmet Emin Efendi de ağladı. Sonra şükredip bana; "Ben hayatta iken bu gibi ilahi sırları yayarak, bizim halimizi teşhir etmene rıza göstermem. Vefatımdan sonra anlatmanda bir mahzur yoktur." buyurdu. Vefatına kadar bunu kimseye anlatmadım. Vefatından sonra güzel vasıflarını ve üstünlüğünü yad etmek bakımından yeri geldikçe nakleder oldum.
Hattat Mehmet Rasim Efendi anlatır; Cennet mekân Üçüncü Ahmet Hanın vefatından sonra, şöyle bir rüya gördüm. Geniş bir sahrada orduyu hümayun kurulmuştu. Bir tepe üzerinde de sultanlara mahsus bir çadır, çadırın etrafında ise büyük bir kalabalık vardı. Kalabalıktan bir kişiye yaklaşıp; "Bu ordunun kumandanı kimdir?" diye sordum. O da; "Ahir zaman Peygamberi Muhammed aleyhisselam'dır." dedi. Cehenneme götürülecek bazı kimseler bu büyük çadıra götürülüyor, buradan şefaat edilirse Cehennemden kurtuluyordu. Yine birisine; "Peygamber efendimiz nerede bulunuyor?" diye sorduğumda; "Tepedeki büyük çadırda" dedi. Hemen çadırın yanına koştum. Çadırın kapısına vardığımda, Mehmet Emin Tokadi hazretlerini çadırın kapısında gördüm. Şefaat isteyenleri çadırın içine götürüp, getiriyordu. Çok şaşırdım. Biz bu zatı anlayamamışız diye çok üzüldüm. O anda elleri bağlı birini çadırın kapısına doğru getirdiklerini gördüm. "Bu kimdir?" diye sorduğumda, Sultan Ahmet'tir dediler. Sonra çadıra yaklaşıp, Mehmet Emin Tokadi hazretlerine teslim ettiler. O da önüne düşüp çadırın içine girdiler. İçeride Peygamber efendimiz kendisine iltifat buyurdu. Çadırdan çıktıklarında Mehmet Emin Tokadi hazretleri; "Şefaat buyurulup affolundun, müjde olsun!" diye bağırdı. Dışarda sultanlara mahsus süslü bir at duruyordu. Mehmet Emin Tokadi hazretleri, sultanı tazim ve hürmetle çadırdan çıkarıp, bekleyen süslü ata bindirdi. Etraftakilerin tebrikleri arasında, süratle oradan uzaklaştı. Bu rüyayı gördükten sonra ertesi gün talebelere hat dersi veriyordum. Mehmet Emin Efendi bazı günler teşrif ederdi. O gün de dershanemizi teşrif etti. Hemen karşılayıp elini öptüm. Bu sırada bana; "Hoca Efendi, akşamki seyrana ne dersin?" buyurdu. O gece gördüğüm rüyayı hatırlayıp ağlayarak ellerine kapandım. Mehmet Emin Efendi de ağladı. Sonra şükredip bana; "Ben hayatta iken bu gibi ilahi sırları yayarak, bizim halimizi teşhir etmene rıza göstermem. Vefatımdan sonra anlatmanda bir mahzur yoktur." buyurdu. Vefatına kadar bunu kimseye anlatmadım. Vefatından sonra güzel vasıflarını ve üstünlüğünü yad etmek bakımından yeri geldikçe nakleder oldum.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat