Ramazan Sarisakal Felsefe Seti

Stok Kodu:
9786056881951
Boyut:
125-195-
Sayfa Sayısı:
616
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-03-08
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
24,19
9786056881951
753166
Ramazan Sarisakal Felsefe Seti
Ramazan Sarisakal Felsefe Seti
24.19
‘Sıradan Bir Gün' Kitabı (112 sayfa) Bu kitap bir yaşayamama kılavuzudur. Yaşamın nasıl yaşayamadığımıza göre şekillendiğine inanan birisi olarak, kimi bizden önce yaşayamamış olan kimi de bizimle aynı çağda yaşayamamaya devam eden düşünür ve yazarların izdüşümünde bir yaşayamama öyküsüdür diyebilirim elinizdeki kitap için. Çoğumuzun yaşamı hep bir şeyler olmasının kenarında geçer, hatta olmaması o kadar yavaştır ki, oluyor zannederiz. Goethe'nin ifadesiyle o an gidecek bir yerimiz/ yaşayacak bir şeyimiz olsa koşa koşa gideceğimizi/yapacağımızı ama sorunun tam da burada yattığını düşünüyorum. Biraz daha açacak olursak, diyebilirim ki, insanı diğer canlılardan ayıran en temel şey, konuşması, düşünmesi değil de ihtiyaçlarıdır. Tüm canlılar ihtiyaç duydukları şeyleri bilirler ve o ihtiyacını duydukları şeyi ararlar, insan ise neye ihtiyaç duyduğunu arar. İhtiyaçlarıyla gerçekler arasındaki sürtüşmeden arzuları doğar. Bundan olacak ki, uyanmaktan tekrar uyuyana kadarki tüm eylemlerimiz aslında birer gerçekleştirememedir. Uyanırken aslında uyuyamadığımızı, çalışırken aslında hiç dinlenemediğimizi, dinlenirken aslında hiç yorulmadığımızı hissetmemizin kökeninde bu gerçekleşememe yatar. Pessoa'nın ifadeleriyle söyleyecek olursak, kendimiz hakkında bir şey bilmemek yaşamak olurdu ve bu hâlimizle bizler yaşamaktan çok uzağız. ‘Kintsugi' Kitabı (184 sayfa) “Kitabın ismi olan ‘Kintsugi' kırılan bir nesneyi altın ile yapıştırarak tamir etmek anlamına gelen bir Japon geleneğinin adıdır. Kırılan kısımları kapatmak şöyle dursun adeta o kırıklar sayesinde nesneyi eskisinden çok daha değerli bir hale getirme uğraşıdır diyebiliriz Kintsugi için özetle. Kintsugi felsefesi açısından kırılma, bir yok olma anlamına gelmiyor, aksine yeni bir var olma şekli olarak kabul ediliyor. Bu kitap bir anlatma çabasından ziyade bir anlama gayretinden meydana gelmiştir, dolayısıyla da tek amacı bu gayrete sizleri de davet etmekten ibarettir. Kintsugi felsefesindekine benzer bir mantıkla, ağırlıklı olarak filmlerden ve kitaplardan toplanılmış irili ufaklı parçaların okurla birlikte bir araya getirilme uğraşıdır, diyebiliriz elinizdeki bu kitap için. Hayatımızın kırıldığı yerleri filmler, kitaplar eşliğinde bulmak gayretiyle yazılmış bu satırlar, umuyoruz ki kusurla değer arasında sağlıklı bir bağ kurabilmemiz açısından bir anlam ifade edebilir hepimiz için.” Kintsugi okurun gündelik hayatında oluşan boşluklara film okumaları aracılığıyla felsefî cevaplar veriyor; bir anlamda kırılmış dökülmüş duygusal-düşünsel yönlerimize derinlikli yaklaşımıyla bir pansuman, bir merhem ikamesi görevini ifa ediyor. ‘Kintsugi' yaralı bilincimize bir özgünlük aşısı vuruyor… ‘Hayalî Günlükler' Kitabı (152 sayfa) “Bu kitapta; Unamuno gibi özel bir zekânın ölüm ve inanç penceresinden bakarak günlük hayatın sisinin gerisinde gördüklerinden oluşan bir derlemeyi, Küçük Prens'in yazarı Exupéry'nin öğrenciliğinden başlayıp savaş pilotluğu yıllarına kadar annesine yazdığı mektuplarda neyin önemli neyinse değerli olduğuna dair gel-gitlerini, Cemil Meriç, Gide, Pessoa gibi isimlere ilham olmuş olan H. F. Amiel'in günlük olaylara dair derin ve keskin tespitlerini, Pessoa'nın bütün kitaplarının temelinde yatan parçalanmışlığın ve ait olamamanın verdiği huzursuzluğunu, tasvir ustası Tolstoy'un günlük hayatın yansımasındaki hâlini, Plath'in ölümünden çok önce başlamış olan intiharını, Ionesco'nun cehennemî günlerini, Woolf'un nehre doğru yürürken cebine doldurduğu taşları, Pavese'nin bir uğraştan öteye bir türlü taşıyamadığı yaşama dair düşüncelerini, Tarkovski'nin kamerayı kendisine ve günlük hayatına doğrulttuğunda gördüklerini, Camus'nün düşeceğini bilen bir adamın dağa tırmanırken yazdıklarını anımsatan defterlerini, Sartre'ın anlam geriye çekildiğinde varolmanın insana nasıl bir bulantı verdiğini işlediği satırlarını, başkalarının acısına bakmanın kitabını yazmış olan Sontag'ın kendi hayatındaki acılarını, bir biyografi ustası olan Zweig'in kendi hayatına baktığında kaleminden dökülenleri kendi yorumlarımı da katarak bir araya toplamaya çalıştım.” ‘Apophenia' Kitabı (168 sayfa) Apophenia, yazarın felsefî denemelerinin yer aldığı bir birikim. Felsefe, Psikoloji ve Edebiyat'ın birbirlerine geçişimli olduğu bölgelerdeki sınır çizgisinden okurun düşünsel kırkambarına yeni tohumlar taşıyarak notlar-fragmanlar biçiminde şekilleniyor. Apophenia, boşluk, yalnızlık, hüzün, melankoli, düşüş, geçmiş, mitoloji, çocukluk, zaman, delilik, travma, varlık ve hiçlik vb. konuların yanında Felsefe'nin dip köşe bucaklarında, kıyılarında kalan, göz ardı edilen konularına değinmeleriyle de dikkat çeken bir düşünmenin, ‘düşünüyor olmanın' verimidir. Apophenia, rastlantıların ötesinde, ‘düşünme'nin hizmetinde titizlik ve incelikle notlar alan, Felsefe'ye gönül indirmiş bir düşünce işçisinin zamana düştüğü kayıt olma niteliği yanında, aslolan varsıllık içimizde olanın yoğunluğudur, gerçeğinden hareketle muhatabını derin ve içrek zihinselliklere davet ediyor. Her davet, kışkırtıcı düşünsel birlikteliklere, yeni varlık biçimlerine, farklı ve özgün varoluşlara uzun bir kapı aralar. Apophenia, işte çokanlamlı ve çoğul zihinselliklere yönlendirmesiyle bu daveti fazlasıyla yerine getirir ve okur her yazıyla birlikte Dünyanın Anlamına varsıllaşmış olarak geri döner… Kışkırtıcı zihinsel beraberlikler için Apophenia hemen yanınızda…
‘Sıradan Bir Gün' Kitabı (112 sayfa) Bu kitap bir yaşayamama kılavuzudur. Yaşamın nasıl yaşayamadığımıza göre şekillendiğine inanan birisi olarak, kimi bizden önce yaşayamamış olan kimi de bizimle aynı çağda yaşayamamaya devam eden düşünür ve yazarların izdüşümünde bir yaşayamama öyküsüdür diyebilirim elinizdeki kitap için. Çoğumuzun yaşamı hep bir şeyler olmasının kenarında geçer, hatta olmaması o kadar yavaştır ki, oluyor zannederiz. Goethe'nin ifadesiyle o an gidecek bir yerimiz/ yaşayacak bir şeyimiz olsa koşa koşa gideceğimizi/yapacağımızı ama sorunun tam da burada yattığını düşünüyorum. Biraz daha açacak olursak, diyebilirim ki, insanı diğer canlılardan ayıran en temel şey, konuşması, düşünmesi değil de ihtiyaçlarıdır. Tüm canlılar ihtiyaç duydukları şeyleri bilirler ve o ihtiyacını duydukları şeyi ararlar, insan ise neye ihtiyaç duyduğunu arar. İhtiyaçlarıyla gerçekler arasındaki sürtüşmeden arzuları doğar. Bundan olacak ki, uyanmaktan tekrar uyuyana kadarki tüm eylemlerimiz aslında birer gerçekleştirememedir. Uyanırken aslında uyuyamadığımızı, çalışırken aslında hiç dinlenemediğimizi, dinlenirken aslında hiç yorulmadığımızı hissetmemizin kökeninde bu gerçekleşememe yatar. Pessoa'nın ifadeleriyle söyleyecek olursak, kendimiz hakkında bir şey bilmemek yaşamak olurdu ve bu hâlimizle bizler yaşamaktan çok uzağız. ‘Kintsugi' Kitabı (184 sayfa) “Kitabın ismi olan ‘Kintsugi' kırılan bir nesneyi altın ile yapıştırarak tamir etmek anlamına gelen bir Japon geleneğinin adıdır. Kırılan kısımları kapatmak şöyle dursun adeta o kırıklar sayesinde nesneyi eskisinden çok daha değerli bir hale getirme uğraşıdır diyebiliriz Kintsugi için özetle. Kintsugi felsefesi açısından kırılma, bir yok olma anlamına gelmiyor, aksine yeni bir var olma şekli olarak kabul ediliyor. Bu kitap bir anlatma çabasından ziyade bir anlama gayretinden meydana gelmiştir, dolayısıyla da tek amacı bu gayrete sizleri de davet etmekten ibarettir. Kintsugi felsefesindekine benzer bir mantıkla, ağırlıklı olarak filmlerden ve kitaplardan toplanılmış irili ufaklı parçaların okurla birlikte bir araya getirilme uğraşıdır, diyebiliriz elinizdeki bu kitap için. Hayatımızın kırıldığı yerleri filmler, kitaplar eşliğinde bulmak gayretiyle yazılmış bu satırlar, umuyoruz ki kusurla değer arasında sağlıklı bir bağ kurabilmemiz açısından bir anlam ifade edebilir hepimiz için.” Kintsugi okurun gündelik hayatında oluşan boşluklara film okumaları aracılığıyla felsefî cevaplar veriyor; bir anlamda kırılmış dökülmüş duygusal-düşünsel yönlerimize derinlikli yaklaşımıyla bir pansuman, bir merhem ikamesi görevini ifa ediyor. ‘Kintsugi' yaralı bilincimize bir özgünlük aşısı vuruyor… ‘Hayalî Günlükler' Kitabı (152 sayfa) “Bu kitapta; Unamuno gibi özel bir zekânın ölüm ve inanç penceresinden bakarak günlük hayatın sisinin gerisinde gördüklerinden oluşan bir derlemeyi, Küçük Prens'in yazarı Exupéry'nin öğrenciliğinden başlayıp savaş pilotluğu yıllarına kadar annesine yazdığı mektuplarda neyin önemli neyinse değerli olduğuna dair gel-gitlerini, Cemil Meriç, Gide, Pessoa gibi isimlere ilham olmuş olan H. F. Amiel'in günlük olaylara dair derin ve keskin tespitlerini, Pessoa'nın bütün kitaplarının temelinde yatan parçalanmışlığın ve ait olamamanın verdiği huzursuzluğunu, tasvir ustası Tolstoy'un günlük hayatın yansımasındaki hâlini, Plath'in ölümünden çok önce başlamış olan intiharını, Ionesco'nun cehennemî günlerini, Woolf'un nehre doğru yürürken cebine doldurduğu taşları, Pavese'nin bir uğraştan öteye bir türlü taşıyamadığı yaşama dair düşüncelerini, Tarkovski'nin kamerayı kendisine ve günlük hayatına doğrulttuğunda gördüklerini, Camus'nün düşeceğini bilen bir adamın dağa tırmanırken yazdıklarını anımsatan defterlerini, Sartre'ın anlam geriye çekildiğinde varolmanın insana nasıl bir bulantı verdiğini işlediği satırlarını, başkalarının acısına bakmanın kitabını yazmış olan Sontag'ın kendi hayatındaki acılarını, bir biyografi ustası olan Zweig'in kendi hayatına baktığında kaleminden dökülenleri kendi yorumlarımı da katarak bir araya toplamaya çalıştım.” ‘Apophenia' Kitabı (168 sayfa) Apophenia, yazarın felsefî denemelerinin yer aldığı bir birikim. Felsefe, Psikoloji ve Edebiyat'ın birbirlerine geçişimli olduğu bölgelerdeki sınır çizgisinden okurun düşünsel kırkambarına yeni tohumlar taşıyarak notlar-fragmanlar biçiminde şekilleniyor. Apophenia, boşluk, yalnızlık, hüzün, melankoli, düşüş, geçmiş, mitoloji, çocukluk, zaman, delilik, travma, varlık ve hiçlik vb. konuların yanında Felsefe'nin dip köşe bucaklarında, kıyılarında kalan, göz ardı edilen konularına değinmeleriyle de dikkat çeken bir düşünmenin, ‘düşünüyor olmanın' verimidir. Apophenia, rastlantıların ötesinde, ‘düşünme'nin hizmetinde titizlik ve incelikle notlar alan, Felsefe'ye gönül indirmiş bir düşünce işçisinin zamana düştüğü kayıt olma niteliği yanında, aslolan varsıllık içimizde olanın yoğunluğudur, gerçeğinden hareketle muhatabını derin ve içrek zihinselliklere davet ediyor. Her davet, kışkırtıcı düşünsel birlikteliklere, yeni varlık biçimlerine, farklı ve özgün varoluşlara uzun bir kapı aralar. Apophenia, işte çokanlamlı ve çoğul zihinselliklere yönlendirmesiyle bu daveti fazlasıyla yerine getirir ve okur her yazıyla birlikte Dünyanın Anlamına varsıllaşmış olarak geri döner… Kışkırtıcı zihinsel beraberlikler için Apophenia hemen yanınızda…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat