Müteahhitler Cehennemi; -Deprem-

Stok Kodu:
9786258205411
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
136
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-05-05
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
9,36
9786258205411
793589
Müteahhitler Cehennemi; -Deprem-
Müteahhitler Cehennemi; -Deprem-
9.36
"Bak memur bey! Sen daha beni tanımıyorsun galiba! Zavallı bir memur olarak birçok şeyden habersizsin. Bu ülkede zengin ve etkin insanlar için ayrı diğerleri için ayrı yasa uygulanır. Benim yargılanacağımı mı düşünü- yorsun? Güldürme beni! Ha haa haa!" Dürüstlük, hilenin cirit attığı toplumların en büyük düşmanıydı. Ve yok edilmeliydi... "Fuat kardeşim, liyakatten uzaklaşınca artık her yerde yalakalar davul çalar. Evler depremlerde insanların mezarı olur. Sermayenin kölesi kader der, alçak müteahhit mukadderat der. Derler de derler. İşte Felaket Şeytan Üçgeni'nin oluşturduğu bir bölgede yaşanan depremlerin, sellerin binlerce insanın canını alması, binaları yerle bir etmesi kader ve mukadderatla açıklanır. Hayır, hayır vicdanlarını şeytana satan Belediye Başkanı, denetim firması yetkilisi ve müteahhit şeytanlarının oluşturduğu bir bölgede olası felaketin tek sebebi sermaye tanrısına kul olmuş bu insanlardır. Belediye başkanı sel yatağına imar verir, müteahhit hiç çekinmeden bina yapar. Denetim firması ise müteahhittin tabla numunelerini özel hazırlanan laboratuvar numuneleriyle değiştirilmesine göz yumar. Ve bir felaket göz göre göre gelir. Adına kader mukadderat ve Tanrı denir. "Yaaa işte öyle delikanlı, kötülüğün kaynağı vicdandan yoksunlaşan insan, liyakatten uzaklaşan siyaset, menfaate kurban edilen adalettir." Yazar bu romanında toplumsal hayatta insanların yaşadığı felaketlerin nedeninin kader değil, tedbirsizlik, ihmalkarlık, aç gözlülük, liyakat- sizlik olduğunu vurgulamaya çalışmaktadır.
"Bak memur bey! Sen daha beni tanımıyorsun galiba! Zavallı bir memur olarak birçok şeyden habersizsin. Bu ülkede zengin ve etkin insanlar için ayrı diğerleri için ayrı yasa uygulanır. Benim yargılanacağımı mı düşünü- yorsun? Güldürme beni! Ha haa haa!" Dürüstlük, hilenin cirit attığı toplumların en büyük düşmanıydı. Ve yok edilmeliydi... "Fuat kardeşim, liyakatten uzaklaşınca artık her yerde yalakalar davul çalar. Evler depremlerde insanların mezarı olur. Sermayenin kölesi kader der, alçak müteahhit mukadderat der. Derler de derler. İşte Felaket Şeytan Üçgeni'nin oluşturduğu bir bölgede yaşanan depremlerin, sellerin binlerce insanın canını alması, binaları yerle bir etmesi kader ve mukadderatla açıklanır. Hayır, hayır vicdanlarını şeytana satan Belediye Başkanı, denetim firması yetkilisi ve müteahhit şeytanlarının oluşturduğu bir bölgede olası felaketin tek sebebi sermaye tanrısına kul olmuş bu insanlardır. Belediye başkanı sel yatağına imar verir, müteahhit hiç çekinmeden bina yapar. Denetim firması ise müteahhittin tabla numunelerini özel hazırlanan laboratuvar numuneleriyle değiştirilmesine göz yumar. Ve bir felaket göz göre göre gelir. Adına kader mukadderat ve Tanrı denir. "Yaaa işte öyle delikanlı, kötülüğün kaynağı vicdandan yoksunlaşan insan, liyakatten uzaklaşan siyaset, menfaate kurban edilen adalettir." Yazar bu romanında toplumsal hayatta insanların yaşadığı felaketlerin nedeninin kader değil, tedbirsizlik, ihmalkarlık, aç gözlülük, liyakat- sizlik olduğunu vurgulamaya çalışmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat