Medine Sözleşmesi

Stok Kodu:
9786255635648
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
184
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-12-15
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
12,39
9786255635648
877331
Medine Sözleşmesi
Medine Sözleşmesi
12.39
MEDİNE SÖZLEŞMESİ Hz. Peygamber, Medine'ye hicret ettikten sonra, şehirde kısa süre içinde yeni bir düzen kurmaya başlamış, Medine Şehir Devleti'nin temellerini atmış, bu çerçevede toplumsal yapıyı oluşturan farklı dinî, etnik ve kabilevi unsurları bir araya getirmek için bu konudaki düşüncesini gerçekleştirmiştir. Medine toplumunu oluşturan bütün sosyal ve dinî grupların “devletin ve toplumun kurucu belgesi” niteliğinde olan Medine Sözleşmesi'ni kabul etmesini sağlamış, böylece Mekkeli müşriklerin tehdidi altındaki ashabını, komşularını ve bütün şehir halkını -Yahudilerin ihaneti yüzünden uzun sürmese de- konsolide etmeyi başarmıştır. “Bu sözleşme, sadece Müslümanlar için değil, aynı zamanda Yahudiler, müşrik Araplar ve Medine'deki diğer kabile mensupları için de bağlayıcı bir temel hukuki metin özelliğini taşımaktadır. Bu metin, ilk İslâm toplumunun siyasi yapısını, dinî özgürlük anlayışını ve ortak savunma prensiplerini düzenleyen, bütün toplumun mutabakatıyla oluşmuş bir sözleşme niteliğindedir.” Bu sözleşmede Medine halkını oluşturan bütün gruplara aynı haklar tanınmıştır. Ancak toplumun hâkim ve hakeminin Hz. Peygamber olduğunda herkes mutabık kalmıştır. Yaşanacak bütün anlaşmazlıklarda son merci Rasûlullah'tır, yani kendisi yönetimin başı olup son söz onundur. Bu sözleşmenin günümüze uyarlanmasını savunanların bu önemli hususu göz önünde bulundurması gerekir. Böylesi bir sözleşme bugün yürürlüğe konulacak olsa, İslâm'ın egemen olduğu, Müslüman bir idarecinin hâkim ve hakem kabul edildiği bir ortam söz konusu olmalıdır, aksi hâlde ortaya çıkacak hukuki metin “çağdaş” bir Medine Sözleşmesi değil, alelade bir kanun metni olacaktır.
MEDİNE SÖZLEŞMESİ Hz. Peygamber, Medine'ye hicret ettikten sonra, şehirde kısa süre içinde yeni bir düzen kurmaya başlamış, Medine Şehir Devleti'nin temellerini atmış, bu çerçevede toplumsal yapıyı oluşturan farklı dinî, etnik ve kabilevi unsurları bir araya getirmek için bu konudaki düşüncesini gerçekleştirmiştir. Medine toplumunu oluşturan bütün sosyal ve dinî grupların “devletin ve toplumun kurucu belgesi” niteliğinde olan Medine Sözleşmesi'ni kabul etmesini sağlamış, böylece Mekkeli müşriklerin tehdidi altındaki ashabını, komşularını ve bütün şehir halkını -Yahudilerin ihaneti yüzünden uzun sürmese de- konsolide etmeyi başarmıştır. “Bu sözleşme, sadece Müslümanlar için değil, aynı zamanda Yahudiler, müşrik Araplar ve Medine'deki diğer kabile mensupları için de bağlayıcı bir temel hukuki metin özelliğini taşımaktadır. Bu metin, ilk İslâm toplumunun siyasi yapısını, dinî özgürlük anlayışını ve ortak savunma prensiplerini düzenleyen, bütün toplumun mutabakatıyla oluşmuş bir sözleşme niteliğindedir.” Bu sözleşmede Medine halkını oluşturan bütün gruplara aynı haklar tanınmıştır. Ancak toplumun hâkim ve hakeminin Hz. Peygamber olduğunda herkes mutabık kalmıştır. Yaşanacak bütün anlaşmazlıklarda son merci Rasûlullah'tır, yani kendisi yönetimin başı olup son söz onundur. Bu sözleşmenin günümüze uyarlanmasını savunanların bu önemli hususu göz önünde bulundurması gerekir. Böylesi bir sözleşme bugün yürürlüğe konulacak olsa, İslâm'ın egemen olduğu, Müslüman bir idarecinin hâkim ve hakem kabul edildiği bir ortam söz konusu olmalıdır, aksi hâlde ortaya çıkacak hukuki metin “çağdaş” bir Medine Sözleşmesi değil, alelade bir kanun metni olacaktır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat