Hicab Risalesi

Stok Kodu:
9786058001411
Boyut:
105-160-
Sayfa Sayısı:
72
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-04-11
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
8,00
9786058001411
731504
Hicab Risalesi
Hicab Risalesi
8.00
Açıklamalar: Hiç şüphe yok ki edep ve ahlâk olgusu, insanoğluna bahşedilmiş nimetlerin başında gelir. Bu sayede küçük büyüğe, genç yaşlıya, talebe hocaya ve evlat ebeveynine saygı gösterir. Eğer edep ve ahlâk ilkesi olmasaydı o zaman yeryüzünde büyük bir bozulma meydana gelirdi. Yegane rehberimiz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem edep, ahlâk, hayâ ve iffetin yok olduğu bir dönemde insanlığa gönderilerek ahlâkî tüm değerlerini yitirmiş bir toplumu yeniden inşâ ve ihyâ etmişti. O her fırsatta ahlâkın önemine vurgu yapmış ve şöyle buyur¬muştu: "Hiç şüphe yok ki sizin en hayırlılarınız ahlâkî bakımdan en iyi olanlarınızdır.” "Şüphesiz ki aranızda ahlâkı en güzel olanlarınız benim en çok sevdiklerimdendir.” "Müminlerin iman bakımından en mükemmelleri ahlâkları en güzel olanlarıdır.” "Şüphesiz her dinin (önemsemiş olduğu) bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı ise hayâdır.” "Kıyamet gününde müminin mizanında güzel ahlâktan daha ağır basacak hiçbir şey olmayacaktır.” "Şüphesiz ki ben güzel ahlâkı tamamla¬mak için gönderildim.” "Allah'ın kulları arasında en çok sevdiği kimseler ahlâkları en güzel olanlarıdır.” Yaşadığımız bu çağda ise edep ve ahlâk olgusu insanların benliklerinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in kendilerine gönde¬rilmiş olduğu müşrik Arap toplumununkinden çok daha kötü bir hal almış ve bugünün insanı İslâm'ın kendileri için öngördüğü bu ilkelerden onlara nazaran çok daha fazla uzaklaşmıştır. Meseleyi bir de kadın açısından ele aldı¬ğımızda karşımıza korkunç bir tablo çıkmakta¬dır. Aslına bakılırsa kadın hayâ ve edep noktasında tarihte darb-ı mesel olmuştur. Yakın tarihe kadar da böyle devam etmiştir. Ancak üzülerek belirtmeliyim ki batının kokuşmuş medeniyetinin bizleri kuşatması sonucu, tarihte hayâ ve iffetiyle önemli bir rol oynayan kadın bu fonksiyonunu yitirmiş ve şimdi arsızlığın ve iffetsizliğin adeta simgesi haline gelmiştir. Hâl¬buki kadın, bırakın açılıp saçılmasını, aslı itibariyle kabuğunda gizlenmiş bir inci gibidir. Onu sahibinden başkasının bilmemesi, tanıma-ması gerekir. Genel itibari ile kadının şu an ki konumu budur.
Açıklamalar: Hiç şüphe yok ki edep ve ahlâk olgusu, insanoğluna bahşedilmiş nimetlerin başında gelir. Bu sayede küçük büyüğe, genç yaşlıya, talebe hocaya ve evlat ebeveynine saygı gösterir. Eğer edep ve ahlâk ilkesi olmasaydı o zaman yeryüzünde büyük bir bozulma meydana gelirdi. Yegane rehberimiz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem edep, ahlâk, hayâ ve iffetin yok olduğu bir dönemde insanlığa gönderilerek ahlâkî tüm değerlerini yitirmiş bir toplumu yeniden inşâ ve ihyâ etmişti. O her fırsatta ahlâkın önemine vurgu yapmış ve şöyle buyur¬muştu: "Hiç şüphe yok ki sizin en hayırlılarınız ahlâkî bakımdan en iyi olanlarınızdır.” "Şüphesiz ki aranızda ahlâkı en güzel olanlarınız benim en çok sevdiklerimdendir.” "Müminlerin iman bakımından en mükemmelleri ahlâkları en güzel olanlarıdır.” "Şüphesiz her dinin (önemsemiş olduğu) bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı ise hayâdır.” "Kıyamet gününde müminin mizanında güzel ahlâktan daha ağır basacak hiçbir şey olmayacaktır.” "Şüphesiz ki ben güzel ahlâkı tamamla¬mak için gönderildim.” "Allah'ın kulları arasında en çok sevdiği kimseler ahlâkları en güzel olanlarıdır.” Yaşadığımız bu çağda ise edep ve ahlâk olgusu insanların benliklerinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in kendilerine gönde¬rilmiş olduğu müşrik Arap toplumununkinden çok daha kötü bir hal almış ve bugünün insanı İslâm'ın kendileri için öngördüğü bu ilkelerden onlara nazaran çok daha fazla uzaklaşmıştır. Meseleyi bir de kadın açısından ele aldı¬ğımızda karşımıza korkunç bir tablo çıkmakta¬dır. Aslına bakılırsa kadın hayâ ve edep noktasında tarihte darb-ı mesel olmuştur. Yakın tarihe kadar da böyle devam etmiştir. Ancak üzülerek belirtmeliyim ki batının kokuşmuş medeniyetinin bizleri kuşatması sonucu, tarihte hayâ ve iffetiyle önemli bir rol oynayan kadın bu fonksiyonunu yitirmiş ve şimdi arsızlığın ve iffetsizliğin adeta simgesi haline gelmiştir. Hâl¬buki kadın, bırakın açılıp saçılmasını, aslı itibariyle kabuğunda gizlenmiş bir inci gibidir. Onu sahibinden başkasının bilmemesi, tanıma-ması gerekir. Genel itibari ile kadının şu an ki konumu budur.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat