9786256896338
868903
https://www.hesapli24.com/ekofeminizm
Ekofeminizm
17.58
Ekofeminizm kuramları bize, doğanın talanıyla kadın bedeninin sömürüsünün aynı sistemlerin ürünü
olduğunu; ekolojik krizlerin buzulların erimesinden çok, kadınların mutfaklarında, tarlalarında ve
yaşamlarının yükünde yankılandığını hatırlatıyor. Maria Mies ve Vandana Shiva klasikleşen eserleri
Ekofeminizm'de bu çarpıcı bakışı derinleştiren ve temellendiren güçlü bir analiz sunuyor, ekolojik yıkımı
yalnızca çevresel bir sorun değil, aynı zamanda ataerki ve kapitalizmin iç içe geçmiş tahakküm
biçimlerinin bir sonucu olarak ele alıyor. Küresel Güney'den kadınların gündelik hayatta yaşadığı
deneyimlerle, Kuzey'in endüstriyel felaketleri ve militarist politikaları yan yana geliyor, ortaya hem yerel
hem de evrensel bir direniş panoraması çıkıyor. Yazarlar, temel insani ihtiyaçların metalaştırılmasından
militarizmin kadınların bedenleri üzerindeki yüküne kadar uzanan bir yelpazede, yaşamın sürekliliğinin
kadınlara nasıl dayatıldığını çarpıcı bir dille tartışıyor.
Mies ve Shiva, büyüme, üreme teknolojileri ve modernleşmenin hâkim paradigmalarını sorgularken;
doğanın yaşamı işbirliği, karşılıklı özen ve sevgi yoluyla koruduğunu hatırlatan bambaşka bir çerçeve
öneriyor. Küreselleşme, bilim ve kalkınmaya dair alışıldık bakış açılarını yerinden oynatarak daha etik,
sürdürülebilir ve yaşamı besleyen bir dünya tasavvuru sunuyorlar.
Ekofeminizm, felsefi derinliği pratik içgörülerle buluşturan, kadim bilgeliği yeniden keşfetmeye davet eden
bir kitap. Cinsiyet, ekoloji ve küresel eşitsizlik arasındaki görünmez bağları anlamak ve yeni olasılıkların
izini sürmek isteyen herkes için ilham verici bir rehber.
Ekofeminizm kuramları bize, doğanın talanıyla kadın bedeninin sömürüsünün aynı sistemlerin ürünü
olduğunu; ekolojik krizlerin buzulların erimesinden çok, kadınların mutfaklarında, tarlalarında ve
yaşamlarının yükünde yankılandığını hatırlatıyor. Maria Mies ve Vandana Shiva klasikleşen eserleri
Ekofeminizm'de bu çarpıcı bakışı derinleştiren ve temellendiren güçlü bir analiz sunuyor, ekolojik yıkımı
yalnızca çevresel bir sorun değil, aynı zamanda ataerki ve kapitalizmin iç içe geçmiş tahakküm
biçimlerinin bir sonucu olarak ele alıyor. Küresel Güney'den kadınların gündelik hayatta yaşadığı
deneyimlerle, Kuzey'in endüstriyel felaketleri ve militarist politikaları yan yana geliyor, ortaya hem yerel
hem de evrensel bir direniş panoraması çıkıyor. Yazarlar, temel insani ihtiyaçların metalaştırılmasından
militarizmin kadınların bedenleri üzerindeki yüküne kadar uzanan bir yelpazede, yaşamın sürekliliğinin
kadınlara nasıl dayatıldığını çarpıcı bir dille tartışıyor.
Mies ve Shiva, büyüme, üreme teknolojileri ve modernleşmenin hâkim paradigmalarını sorgularken;
doğanın yaşamı işbirliği, karşılıklı özen ve sevgi yoluyla koruduğunu hatırlatan bambaşka bir çerçeve
öneriyor. Küreselleşme, bilim ve kalkınmaya dair alışıldık bakış açılarını yerinden oynatarak daha etik,
sürdürülebilir ve yaşamı besleyen bir dünya tasavvuru sunuyorlar.
Ekofeminizm, felsefi derinliği pratik içgörülerle buluşturan, kadim bilgeliği yeniden keşfetmeye davet eden
bir kitap. Cinsiyet, ekoloji ve küresel eşitsizlik arasındaki görünmez bağları anlamak ve yeni olasılıkların
izini sürmek isteyen herkes için ilham verici bir rehber.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.