9786255820228
871440
https://www.hesapli24.com/dusunce-iktidar-sanat-felsefe-tarihinde-sanat-siyaset-diyalektigi
Düşünce-İktidar-Sanat;Felsefe Tarihinde Sanat-Siyaset Diyalektiği
16.94
Bu eser, insanlığın en kadim sorularından birini yeniden düşünmeye davet ediyor: düşünce, iktidar ve sanat arasındaki diyalektik bağ nedir ve bu bağ neden her
çağda yeniden doğar? Antikçağ'ın felsefi mirasından Orta Çağ'ın teolojik düzenlerine, Rönesans'ın insan merkezli estetik ufkundan modern eleştirel teorinin
çözümlemelerine kadar geniş bir düşünce atlası üzerinde ilerleyen bu çalışma, yalnızca kavramların tarihsel serüvenini değil, aynı zamanda onların mekânda ve
sanatta aldığı somut biçimleri gözler önüne seriyor. Kâbe'nin sade geometrisinde tevhidin mutlakiyetini, Ayasofya'nın kubbesinde imparatorluğun ihtişamını,
Mescid-i Aksâ'da dinler arası çatışmanın sembolik yoğunluğunu, Vatikan'ın sanatla taçlandırılmış ruhaniyetinde evrensel bir otorite iddiasını ve Anıtkabir'in
modern ulus-devlet tahayyülünde kolektif hafızayı kristalize eden kudreti bulacaksınız. Bu mekânlar, düşüncenin iktidara, iktidarın sanata, sanatın yeniden
düşünceye dönüştüğü o bitimsiz “bengi dönüş” hareketinin en güçlü sahneleridir. Eserin özgünlüğü, felsefi soyutlamayı tarihsel somutlukla buluşturmasında,
estetik formları siyasal meşruiyetin kurucu aygıtları olarak okumasında yatıyor. Böylece sanat, yalnızca güzellik ve haz alanı değil, iktidarın görünürlüğünü
sağlayan ve toplumsal tahayyülleri dönüştüren kurucu bir güç olarak yeniden konumlanıyor. Bu çalışma, felsefe, sanat tarihi, siyaset bilimi ve kültürel çalışmaların kesişiminde duran okura, hem zihinsel hem de estetik bir yolculuk vaat ediyor. Her sayfada tekrar tekrar sorulacak soru şudur: İktidar nasıl görünür
olur ve estetik bu görünürlüğü hangi yollarla dönüştürür?
Bu eser, insanlığın en kadim sorularından birini yeniden düşünmeye davet ediyor: düşünce, iktidar ve sanat arasındaki diyalektik bağ nedir ve bu bağ neden her
çağda yeniden doğar? Antikçağ'ın felsefi mirasından Orta Çağ'ın teolojik düzenlerine, Rönesans'ın insan merkezli estetik ufkundan modern eleştirel teorinin
çözümlemelerine kadar geniş bir düşünce atlası üzerinde ilerleyen bu çalışma, yalnızca kavramların tarihsel serüvenini değil, aynı zamanda onların mekânda ve
sanatta aldığı somut biçimleri gözler önüne seriyor. Kâbe'nin sade geometrisinde tevhidin mutlakiyetini, Ayasofya'nın kubbesinde imparatorluğun ihtişamını,
Mescid-i Aksâ'da dinler arası çatışmanın sembolik yoğunluğunu, Vatikan'ın sanatla taçlandırılmış ruhaniyetinde evrensel bir otorite iddiasını ve Anıtkabir'in
modern ulus-devlet tahayyülünde kolektif hafızayı kristalize eden kudreti bulacaksınız. Bu mekânlar, düşüncenin iktidara, iktidarın sanata, sanatın yeniden
düşünceye dönüştüğü o bitimsiz “bengi dönüş” hareketinin en güçlü sahneleridir. Eserin özgünlüğü, felsefi soyutlamayı tarihsel somutlukla buluşturmasında,
estetik formları siyasal meşruiyetin kurucu aygıtları olarak okumasında yatıyor. Böylece sanat, yalnızca güzellik ve haz alanı değil, iktidarın görünürlüğünü
sağlayan ve toplumsal tahayyülleri dönüştüren kurucu bir güç olarak yeniden konumlanıyor. Bu çalışma, felsefe, sanat tarihi, siyaset bilimi ve kültürel çalışmaların kesişiminde duran okura, hem zihinsel hem de estetik bir yolculuk vaat ediyor. Her sayfada tekrar tekrar sorulacak soru şudur: İktidar nasıl görünür
olur ve estetik bu görünürlüğü hangi yollarla dönüştürür?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.