Dünyayı Kim Yönetiyor?; Röportajlar: David Barsamian Röportajlar: David Barsamian

Stok Kodu:
9789751034007
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
448
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2018-01-08
Çeviren:
Ömer Çiftçi
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
14,53
9789751034007
618229
Dünyayı Kim Yönetiyor?; Röportajlar: David Barsamian
Dünyayı Kim Yönetiyor?; Röportajlar: David Barsamian Röportajlar: David Barsamian
14.53
1964'te, ABD hükümetinin Şili seçimlerinde kendi kayırdığı adayı seçtirmek için kişi başına harcadığı para, o yıl ABD'deki başkanlık seçimlerinde iki adayın birden (Johnson ve Goldwater) harcadığından daha fazlaydı. -ABD'li kuvvetler 1945'te Kore'ye girdiğinde, Japon faşist polisini ve onlarla Japon işgali sırasında işbirliği yapmış Korelileri kullanarak amansız bir baskı başlattı. Kore Savaşı'ndan önce Güney Kore'de 100.000 kadar insan öldürüldü. -Siyahilerle beyazlar arasındaki çoğu fark aslında sınıf farkıdır, yoksul ve zengin beyazların arasındaki uçurum da çok büyüktür. Fakat ABD'de sınıf üzerine konuşmaya izin yoktur. Bu sözcüğü kullandığınız anda herkes bir fena olur. -II. Dünya Savaşı'ndan sonra çok sayıda Nazi, çoğunlukla Vatikan'ın ve faşist rahiplerin yardımıyla Latin Amerika'ya kaçırıldı. Genellikle çok açık bir şekilde Üçüncü Reich örneğine dayanan ABD destekli polis devletlerinde askeri danışman oldular ve bölgedeki köylülere Gestapo icadı işkence tekniklerini öğrettiler. -James Madison hükümetin birincil hedefinin "varlıklı azınlığı çoğunluğa karşı korumak" olduğuna inanıyordu. Meslektaşı John Jay'in de bayılarak söylediği gibi "ülkenin sahibi olanların ülkeyi yönetmesi gerekir." -Yatırımın olabildiğince risksiz olması gerekir. Hiçbir şirket serbest piyasayı istemez. Onların istediği şey güçtür. -Halkın istediğine "siyaseten gerçekçilik dışı" deniyor. Kendi dilimize çevirirsek, iktidar ve imtiyazın ona karşı olduğu anlamına gelir bu. -İş dünyasının idare ettiği, işportacı bir toplumda yaşıyoruz, temel değeri hilekârlık olan bir toplum.
1964'te, ABD hükümetinin Şili seçimlerinde kendi kayırdığı adayı seçtirmek için kişi başına harcadığı para, o yıl ABD'deki başkanlık seçimlerinde iki adayın birden (Johnson ve Goldwater) harcadığından daha fazlaydı. -ABD'li kuvvetler 1945'te Kore'ye girdiğinde, Japon faşist polisini ve onlarla Japon işgali sırasında işbirliği yapmış Korelileri kullanarak amansız bir baskı başlattı. Kore Savaşı'ndan önce Güney Kore'de 100.000 kadar insan öldürüldü. -Siyahilerle beyazlar arasındaki çoğu fark aslında sınıf farkıdır, yoksul ve zengin beyazların arasındaki uçurum da çok büyüktür. Fakat ABD'de sınıf üzerine konuşmaya izin yoktur. Bu sözcüğü kullandığınız anda herkes bir fena olur. -II. Dünya Savaşı'ndan sonra çok sayıda Nazi, çoğunlukla Vatikan'ın ve faşist rahiplerin yardımıyla Latin Amerika'ya kaçırıldı. Genellikle çok açık bir şekilde Üçüncü Reich örneğine dayanan ABD destekli polis devletlerinde askeri danışman oldular ve bölgedeki köylülere Gestapo icadı işkence tekniklerini öğrettiler. -James Madison hükümetin birincil hedefinin "varlıklı azınlığı çoğunluğa karşı korumak" olduğuna inanıyordu. Meslektaşı John Jay'in de bayılarak söylediği gibi "ülkenin sahibi olanların ülkeyi yönetmesi gerekir." -Yatırımın olabildiğince risksiz olması gerekir. Hiçbir şirket serbest piyasayı istemez. Onların istediği şey güçtür. -Halkın istediğine "siyaseten gerçekçilik dışı" deniyor. Kendi dilimize çevirirsek, iktidar ve imtiyazın ona karşı olduğu anlamına gelir bu. -İş dünyasının idare ettiği, işportacı bir toplumda yaşıyoruz, temel değeri hilekârlık olan bir toplum.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat