Anayasa Şikayeti

Stok Kodu:
9786257067041
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
186
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2023-04-26
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
12,43
9786257067041
793305
Anayasa Şikayeti
Anayasa Şikayeti
12.43
İkinci Dünya Savaşı sırasında dünyada ve özellikle Avrupa'da yaşanan insan hakları ihlallerinin acı tecrübesi, savaş sonrası insan hakları konusunun Avrupa'nın gündemine oturmasına sebep olmuştur. Bu yönelimin sonucu olarak İkinci Dünya Savaşı'nın hemen ardından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ni 10 Aralık 1948'de kabul ve ilân etmiştir. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi oldukça geniş bir insan hakları listesi içeriyor olmasına rağmen, hukukî açıdan bağlayıcılığı ve zorunlu uygulanabilirliği bulunan bir belge değildir. İnsan hakları alanında asıl kayda değer ve devletleri bağlayıcı güce sahip belge, Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'dir. İnsan haklarının hukuki korunması alanında uluslararası düzlemdeki bu gelişmeler, ulusal düzeyde de bu yönde arayışlara sebep olmuştur. Anayasa şikâyeti kurumu bu arayışların sonucu olarak ortaya çıkan, temel hakların ulusal düzeyde güvencesini sağlamak amacıyla tasarlanmış anayasa yargısı içerisinde kalan hukuki çaredir. İlk olarak Almanya, Avusturya, İspanya gibi Avrupa ülkelerinde kabul edilen bu kurum, günümüz demokrasilerinin insan hakları güvence sisteminde vazgeçilmez unsura dönüşmüştür. Anayasa şikâyeti kurumunun kökleri tarih olarak eskiye dayansa da, Avrupa'da yayıldığı şekliyle anayasa şikâyetinin ortaya çıkışı 20. yüzyıla tesadüf eder. Avrupa'da yasaların anayasallığını denetleme görevinin uzmanlaşmış bir mahkemeye havale edildiği ülkelerin çoğunda anayasa şikâyeti kurumu da kabul edilmiştir. Ancak hemen belirtelim ki, anayasa şikâyeti modelleri ülkeden ülkeye farklılık arz eder. Dolayısıyla yekpare bir anayasa şikâyeti modelinden değil, her ülkenin sui generis şartlarına uyarlanmış birden çok anayasa şikâyeti tipinden bahsetmek daha doğru olacaktır. Ama buna rağmen, kurumun temel prensibinden yola çıkarak bazı ortak prensipleri ortaya çıkarmak mümkün gözükmektedir. Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır; “Karşılaştırmalı Hukukta Anayasa Şikâyeti” isimli ilk bölümde çeşitli ülke mevzuatları ve mahkeme içtihatları esas alınarak anayasa şikâyeti kurumunun temel prensipleri tespit edilmeğe çalışılmıştır. Bilindiği üzere karşılaştırmalı hukuk çalışmalarında derinliği sağlamak açısından karşılaştırılacak kurum sayısının sınırlandırılması kaçınılmazdır. Biz bu çalışmada karşılaştırma ihtiyacı duyduğumuz noktalarda Azerbaycan'la aynı gelenekten gelmesi ve anayasa şikâyeti kurumunu kısa sürede başarılı bir şekilde uygulaması hasebiyle ağırlıklı olarak post komünist ülkelerin mevzuatına ve uygulamasına atıf yapmaya çalıştık. Sınırlama ölçütü olarak kullandığımız “anayasa şikâyeti kurumunu uygulayan Avrupa Birliği üyesi post komünist ülkeler” kriteri sonucunda 6 ülke ortaya çıkmıştır: Çek Cumhuriyeti, Polonya, Letonya, Macaristan, Slovakya ve Slovenya. Bu tercihin bir diğer sebebi de Türkiye'de anayasa şikâyeti konusunda yapılan sınırlı sayıdaki çalışmaların tamamının Almanya modeli üzerine yoğunlaşması, bu ülke dışındaki örneklerle ilgili olarak hemen hemen hiçbir çalışmanın bulunmamasıdır. “Azerbaycan Anayasal Yargı Sisteminde Şikâyet Denetim Usûlü” başlıklı ikinci bölümde ise yasama ve yürütmenin normatif işlemleri, mahkeme ve belediye kararları gibi geniş bir kamu gücü işlemi yelpazesini denetleme imkânı sunan Azerbaycan Anayasa şikâyeti modeli ayrıntılı olarak incelenmiştir. İlk önce çalışmanın esas konusunu oluşturan “anayasa şikâyeti” yargısal denetimini de gerçekleştirmesi sebebiyle Anayasa Mahkemesi'nin statüsü, kuruluşu, mahkeme üyelerini belirleme kuralları ile ilgili ayrıntılı, Mahkeme'nin diğer görevleriyle ilgili ise genel kanaat oluşturacak şekilde özet bilgi verildikten sonra, Azerbaycan için kurumun yapısal özellikleri, şikâyete konu olabilecek kamu gücü işlemleri, şikâyetin dayandığı hakların kapsamı ve niteliği, şikâyette bulunma yetkisi olan kişiler, kanun yollarının tüketilmesi önşartı ve istisnaları, hak düşürücü süreler gibi belli başlı çerçeve kavramların bu model için ne ifade ettiği sorusuna cevap aranarak incelenmiştir. Daha sonra anayasa şikâyeti davasının Mahkeme'nin ele alış biçimi, başka bir ifadeyle başvuruya ilişkin usûl kurallarına değinişmiş, son olarak anayasa şikâyeti sonucu Anayasa Mahkemesi tarafından verilecek kararların hukuk sisteminde etkileri üzerinde durulmuştur.
İkinci Dünya Savaşı sırasında dünyada ve özellikle Avrupa'da yaşanan insan hakları ihlallerinin acı tecrübesi, savaş sonrası insan hakları konusunun Avrupa'nın gündemine oturmasına sebep olmuştur. Bu yönelimin sonucu olarak İkinci Dünya Savaşı'nın hemen ardından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ni 10 Aralık 1948'de kabul ve ilân etmiştir. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi oldukça geniş bir insan hakları listesi içeriyor olmasına rağmen, hukukî açıdan bağlayıcılığı ve zorunlu uygulanabilirliği bulunan bir belge değildir. İnsan hakları alanında asıl kayda değer ve devletleri bağlayıcı güce sahip belge, Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'dir. İnsan haklarının hukuki korunması alanında uluslararası düzlemdeki bu gelişmeler, ulusal düzeyde de bu yönde arayışlara sebep olmuştur. Anayasa şikâyeti kurumu bu arayışların sonucu olarak ortaya çıkan, temel hakların ulusal düzeyde güvencesini sağlamak amacıyla tasarlanmış anayasa yargısı içerisinde kalan hukuki çaredir. İlk olarak Almanya, Avusturya, İspanya gibi Avrupa ülkelerinde kabul edilen bu kurum, günümüz demokrasilerinin insan hakları güvence sisteminde vazgeçilmez unsura dönüşmüştür. Anayasa şikâyeti kurumunun kökleri tarih olarak eskiye dayansa da, Avrupa'da yayıldığı şekliyle anayasa şikâyetinin ortaya çıkışı 20. yüzyıla tesadüf eder. Avrupa'da yasaların anayasallığını denetleme görevinin uzmanlaşmış bir mahkemeye havale edildiği ülkelerin çoğunda anayasa şikâyeti kurumu da kabul edilmiştir. Ancak hemen belirtelim ki, anayasa şikâyeti modelleri ülkeden ülkeye farklılık arz eder. Dolayısıyla yekpare bir anayasa şikâyeti modelinden değil, her ülkenin sui generis şartlarına uyarlanmış birden çok anayasa şikâyeti tipinden bahsetmek daha doğru olacaktır. Ama buna rağmen, kurumun temel prensibinden yola çıkarak bazı ortak prensipleri ortaya çıkarmak mümkün gözükmektedir. Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır; “Karşılaştırmalı Hukukta Anayasa Şikâyeti” isimli ilk bölümde çeşitli ülke mevzuatları ve mahkeme içtihatları esas alınarak anayasa şikâyeti kurumunun temel prensipleri tespit edilmeğe çalışılmıştır. Bilindiği üzere karşılaştırmalı hukuk çalışmalarında derinliği sağlamak açısından karşılaştırılacak kurum sayısının sınırlandırılması kaçınılmazdır. Biz bu çalışmada karşılaştırma ihtiyacı duyduğumuz noktalarda Azerbaycan'la aynı gelenekten gelmesi ve anayasa şikâyeti kurumunu kısa sürede başarılı bir şekilde uygulaması hasebiyle ağırlıklı olarak post komünist ülkelerin mevzuatına ve uygulamasına atıf yapmaya çalıştık. Sınırlama ölçütü olarak kullandığımız “anayasa şikâyeti kurumunu uygulayan Avrupa Birliği üyesi post komünist ülkeler” kriteri sonucunda 6 ülke ortaya çıkmıştır: Çek Cumhuriyeti, Polonya, Letonya, Macaristan, Slovakya ve Slovenya. Bu tercihin bir diğer sebebi de Türkiye'de anayasa şikâyeti konusunda yapılan sınırlı sayıdaki çalışmaların tamamının Almanya modeli üzerine yoğunlaşması, bu ülke dışındaki örneklerle ilgili olarak hemen hemen hiçbir çalışmanın bulunmamasıdır. “Azerbaycan Anayasal Yargı Sisteminde Şikâyet Denetim Usûlü” başlıklı ikinci bölümde ise yasama ve yürütmenin normatif işlemleri, mahkeme ve belediye kararları gibi geniş bir kamu gücü işlemi yelpazesini denetleme imkânı sunan Azerbaycan Anayasa şikâyeti modeli ayrıntılı olarak incelenmiştir. İlk önce çalışmanın esas konusunu oluşturan “anayasa şikâyeti” yargısal denetimini de gerçekleştirmesi sebebiyle Anayasa Mahkemesi'nin statüsü, kuruluşu, mahkeme üyelerini belirleme kuralları ile ilgili ayrıntılı, Mahkeme'nin diğer görevleriyle ilgili ise genel kanaat oluşturacak şekilde özet bilgi verildikten sonra, Azerbaycan için kurumun yapısal özellikleri, şikâyete konu olabilecek kamu gücü işlemleri, şikâyetin dayandığı hakların kapsamı ve niteliği, şikâyette bulunma yetkisi olan kişiler, kanun yollarının tüketilmesi önşartı ve istisnaları, hak düşürücü süreler gibi belli başlı çerçeve kavramların bu model için ne ifade ettiği sorusuna cevap aranarak incelenmiştir. Daha sonra anayasa şikâyeti davasının Mahkeme'nin ele alış biçimi, başka bir ifadeyle başvuruya ilişkin usûl kurallarına değinişmiş, son olarak anayasa şikâyeti sonucu Anayasa Mahkemesi tarafından verilecek kararların hukuk sisteminde etkileri üzerinde durulmuştur.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat